Rafine Sofra tuzları sayesinde Bedenimiz tuz yönünden eksik
kalırken sodyum klorür yönünden fazlaca doyum yaşamaktadır. Yaklaşık tuz
tüketimimiz günlük 0, yirmi gramın altına düşerse, tuz ihtiyacımız şiddetlenir.
Amerika ' da günlük tuz tüketimi 11, üç gram ile 19, 8gram içerisindedir. Fakat
bedenden atılan tuz yaşa, cinsiyete, bünye e göre beş gram ile 7 gram
içerisindedir. Bedenimiz rafine sofra tuzunu hücre zehri, yapay madde olarak
görür hemde kendisini korumak amacıyla onu imha etmeye çalışır.
Bu fazla yüklenme organlar üstünde çok salgıya yol açar.
Böylelikle zaten tuzlu besinlere tuz attığımızda bünye ihtiyacından daha çok
tuza haiz olur. Bu defa Bedenimiz çok tuzu atmayı dener. Su molekülleri sodyum
klorürü sodyum ile klorür olarak ayrıştırmaya başlar. Bu süreçte hücrelerdeki
sular alınır hemde bünye zarar görür. Bununla beraber su kaybeden bünye
hücreleri ölür. Rafine Sofra Tuzu Tüketmek'in Neticeleri Geniş rafine sofra
tuzlarını kullanmak fazla asidik ödeme, bünye dokusunda fazla sıvı oluşumuna
ile selülite sebep olur. Hekimlerin tuzdan sakının demesinin sebebi budur. Her
bedenden atılamayan 1 gram tuz uğruna bünye tuzu ayrıştırmak amacı ile 23
derece daha çok hücre sıvısı kullanmaktadır. Şayet sodyum klorür hala yüksekse,
sofra tuzu tekrardan geri kristalleşir, parçalanamaz hemde imha edilemez. Bünye
çok tuzu atmak amacıyla hayvansal proteinleri kullanabilmektedir.
Bu proteinleri çok tuzu atmak amacıyla kullanan bünye ürik
asit üretir. Şayet bünye ürik asidi atamazsa, tekrar kristalleşen tuz
parçacıkları kemiklerde ile eklemlerde depolanmaya başlar. Bu hal artrit, gut,
böbrek ile safra kesesi taşı benzeri çeşitli romatizma çeşitlerine neden olur.
Bu bir daha kristalleşme bünyeyi onarılamaz hasarlardan korumak uğruna 1 yara
bandı görevi görür. Fakat Epey zamanda bu maddeler bünyeyi zehirler.